top of page
manja-vitolic-xw9SLGy_c6Y-unsplash.jpg

Kadınlar ve Kediler

Nereden başlamalı? Nasıl anlatmalı? İkisi birbirine o kadar çok benziyor ve ikisi birbirine o kadar çok yakışıyor ki…

ree

Kadının ruhundan bir parça sanki kediler ya da kedinin varlığını bütünler gibi  sanki kadınlar…  Belki de o yüzden çok yakışıyorlar birbirilerine.


Aslında başına buyruklar ikisi de. Ama zamanla kadınları  evcilleştirmiş bu dünya, kedileri ise yarı  evcilleştirebilmiş. Sadece içimizden bazıları vahşi doğasını koruyabilmiş.


Acı da çektik çok vahşiliğimiz  için. Vahşi olmak derken; erkeksi bir vahşilik değil söz ettiğim. Savaş çıkartmak, canlıları katletmek, doğayı yok etmek değil. Sadece kendi eşsiz doğamıza sadık kalmak. Ele avuca sığmamak. Toplumların yarattığı kurallara göre değil, kendi gönlümüze göre yaşamak, bize biçilen rolleri reddetmek.


Ortaçağda yaktılar mesela bizi cadı diye. Oysa ki; doğanın dilinden anlayan, şifayı doğada bulan kadınlardık biz. Yanımızda süpürge ve kediyle tasvir edilmemiz de temiz olmamız sebebiyle.


Sonra bizi törelere hapsettiler, söz hakkımız olmadı. Evlenmekten ve çocuk doğurmaktan başka bir amacımız yoktu bu dünyaya gelmek için, tabii bir de erkeklere ve büyüklere hizmet etmekti görevimiz.


Sonra bize roller biçtiler. “Kadın” olmanın içine  hapsettiler.  Güzel olmalıydık, yaş almalı ama yaşlanmamalıydık. Dışarıda çalışsak da, iyi anne, iyi evlat, iyi eş, sexi sevgili, olmalıydık.


Bu da yetmezmiş gibi ahlak kurallarının içine hapsettiler bizi. “Erkeğin elinin kiri” olan şey “kadının alnının karası” sayıldı ve bu yüzden cinayetler işlendi.


Birbirimize de düşman ettiler bizi, araya saçma sapan rekabetler soktular. Kadınsı şefkatimiz, sevgimiz, aşkımız, analığımız, duyarlılığımız bir yandan talep edildi. Bir yandan yok sayıldı ve aşağılandı. Çok duygusalız diye küçük görüldük mesela. İş dünyasına yakıştırılmadık, ya da yakıştırıldık ama erkekler kadar değil, onlarla aynı işi yaptık ama onlardan az para aldık.


Kediler direndi, biz direnemedik. Evcilleştik. Ya da evcilleşmiş gibi yaptık; ama ölesiye mutsuz olduk. Sevmediğimiz işlere, sevmediğimiz adamlara, evliliklere, toplumsal kurallara hapsolduk.  Kendimiz olamadık.


Sonuç mu; dünyanın hali ortada.


Biz kadınlar, kedilerden öğreneceğimiz çok şey var. O eşsiz güzellikteki ve gizli duyarlılıktaki canlılardan…


Onlara bakıp kendimizi hatırlama, onlardan yeniden öğrenme zamanımız geldi. Biz olma zamanımız geldi.


Gelin, bir yolculuğa çıkalım birlikte, kendimizi bulalım bu yolculukta. Birlikte sorunlardan ve çözümlerden bahsedelim. Dünyadaki kadın varlığını artıralım. Tıpkı binlerce yıl önce Anadolu’daki Ana Tanrıça dönemi gibi, tıpkı Girit’teki Minos uygarlığı gibi. Sözlerimizi, gücümüzü, eşsizliğimizi  geri alalım. Eş değil, eşit olalım.


Var mısınız?



 
 
 

Yorumlar


bottom of page