Kedilerden Kadınlara Uzanan Tarih
- ÖZGÜL SOKULLU
- 25 Eyl 2024
- 3 dakikada okunur
Bugün bizimle birlikte yaşayan kediler, Scientific American’a göre dünya üzerindeki en popüler evcil hayvanlar. Kedilerin ilk olarak Pliyosen Çağında (5,3-3,6 milyon yıl önce) ortaya çıktığı ve günümüze dek çok az değişikliğe uğradığı belirtiliyor.
Davis’teki Kaliforniya Üniversitesi kedi genetiği uzmanı Leslie A. Lyons’ın, çeşitli cinslerdeki kedilerden topladığı DNA örnekleriyle gerçekleştirdiği çalışmaya göre ise, kediler 10 bin yıl önce insanlara yaklaşarak evcilleşmeye başladı ve bu Türkiye’den başlayan “Verimli Hilal" olarak bilinen bölgede yaşandı. Böylece, kedilerin giderek evcilleşmesi önce Türkiye’de başladıktan sonra, göçler ve diğer insan hareketleriye bilikte dünyanın başka yerlerine taşındı.
İnsanlara yakın yaşayarak evcilleşmeyi seçen kediler zaman içinde birçok Tanrıça ve dişilik özellikleri ile özdeşleştirilmişlerdir. Antik Mısır’da ev hayatının, bereketin ve sırların koruyucusu olarak bilinen Tanrıça Bastet (ya da Bast) kedilerin de koruyucusu idi ve kedi kadın formunda idi. Bastet aynı zamanda koku tanrıçası olarak da anılırdı. Kediler Antik Mısır’da değerli canlılardı ve öldürülmeleri yasaktı. Çin mitolojisinde doğurganlık ve haşere için adaklar adanan tanrıça Li Shou kedi şeklinde tasvir edilirdi. Özellikle 10. Yy ile 13. Yy arasında Song Hanedanı dönemindeki çalışmalarda oldukça değerli canlılar olarak konumlandırılırdı. Japonya’da şans sembolü olan “çağıran kedi” imgesi merhamet tanrıçasını temsil ediyordu. Bu kültürde kedi evin muhafızı ve değerli kitapların koruyucusu olarak görülürdü. İskandinav kökenli ve adı kadın yönetici anlamına gelen güzel Tanrıça Freya’nın da yanında kediler vardı, kedilerin çektiği bir arabayı kullanırdı.
Antik inanışlarda tanrıçaların yanında yer alan, doğurganlık, güzellik, cinsellik, koruyuculuk gibi tanımlarla anılan kediler, Ortaçağ’da Paganizmi ve kadınların gücünü yok etmek, ataerkil, yıkıcı, bağnaz düzeni sürdürmek için şeytan olarak ilan edilmiştir. O dönemde kadınların en yakın dostu olan ve belki de dünyanın en temiz hayvanı olan bu güzel canlılar, şifacı ve özgür kadınlarla birlikte yok edilmeye çalışılmıştır. Doğayı, kadını, kediyi, hayvanı, cinselliği sevmeyen ve onlardan korkan bu karanlık ruhlar uzun yıllar boyunca kadınlara da kedilere de acı çektirmiştir ki; o zamanki kadar olmasa da, bugün de bu zihniyetin yaşadığına tanıklık ediyoruz. Kedilerin tekrar bir canlı olarak hak ettiği değeri bulması 18. Yy daki aydınlanma çağı ve protestan reformu ile oldu.
Bugün evcil hayvan olarak kedilerin köpeklerden daha fazla olduğuna dair veriler mevcut. Ancak verilerden bağımsız olan bir gerçek var ki; o da kedilerin, özellikle kadınların en yakın arkadaşı olduğudur. Ancak bir kediyle yaşayan onların ne kadar sevgi dolu, zarif, gizemli, başına buyruk olduğunu bilir. Bir kediyle geçirilen zamanın, bir kediyle birlikte uyumanın, onunla konuşmanın, onun yanında kahve ya da çay eşliğinde kitap okumanın, o uyurken yaydığı huzurun ne demek olduğunu bilir. Ancak bir kediyle yakın iletişim içinde olan onun ne kadar mükemmel bir anne olduğunu, annesiz kalmış bir kediyi nasıl sahiplenip emzirdiğini, temizlediğini bilir. Ancak bir kediyi, özellikle sokakta yaşayan bir kediyi, besleyen biri kedinin mama yemeden önce başıyla teşekkür ettiğini ve sonra mamasını yediğini, hatta mamadan daha önce sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilir. Kedilerle birlikte yaşamak insana bambaşka bir dünyanın kapılarını açar. Çok güçlü bir sevginin ortağı, insandan daha büyük, daha güçlü bir varoluşun parçası olduğunuzu hissedersiniz. Sadece evdeki kedi değil, sokakta gördüğünüz her kedi çocuğunuz olur. Ancak bir kediyle yaşayan ya da onunla iletişim kuran kedilerin gözlerindeki derinliği , hasta olduğunuzda yanınızdan ayrılmayıp sizinle yatarak sizi şifalandırmak için elinden geleni yaptığını bilir. Kediler kadınların ruhlarına da bedenlerine de iyi gelirler.
Kediler, antik kültürlerde kadınların sahip olduğu üretkenlik, koruma ve bağımsızlık özelliklerini somutlaştırmışlardır. Günümüzde de kadınlar, bu kadim bağın izlerini taşımaya devam ediyor; kediler, modern dünyada kadınların hayatlarında hem huzur veren birer dost hem de içsel güçlerini yansıtan birer sembol olarak varlıklarını sürdürüyorlar. Bu kültürel miras, kadınların kedilerle olan ilişkisini daha anlamlı ve derin bir perspektife taşıyor.
Leonardo da Vinci’nin dediği gibi; En küçük kedi bile bir şaheserdir."
Kaynakça:








Yorumlar